25 Kasım 2011
The Young Victoria
8 Ekim 2011
Sınır Ötesi
Bunları düşünerek, böyle bir filmin yapılmış olması en azından yaşanılanların bilincinde olunduğunu gösteriyor. Konusu: Amerika’yı etkileyen gerçek bir olaydan uyarlanan Bordertown, bir kadının adalet için verdiği hırslı mücadelesinin öyküsüdür. Lauren Frederick (Jennifer Lopez), Chicago Herald’da çalışan hırslı bir gazetecidir. Editörünü (Martin Sheen) etkilemeyi amaçlayan Lauren ona büyük bir hikâye sözü verir ve araştırma yapmak üzere Meksika sınırındaki Juarez’e gider. Juarez korkuyla sarılmış bir şehirdir. Yüzlerce yerel kadın vahşi bir şekilde tecavüze uğrayıp öldürülmüşlerdir ve yetkilerden hiç kimse bunu dikkate almıyormuş gibi görünmektedirler.
Jennifer Lopez ve Antonio Banderas'ın latin kökenli olması filmin başarısını kat kat arttırmış bence. Zaten ikisinin de oyunculuklarını beğeniyorum. Asla sıkıcı değil, aksiyon ve dram türünde benim bayıldığım bir film. Öneririm:)
6 Ekim 2011
Ayın Şarkıları
24 Eylül 2011
Parlayan Hançerler
Parlayan Hançerler bol aksiyonlu bir film olsa da bana göre dram yönü daha ağır basar. Hong-kong ve Çin yapımı olarak nadir izlenilebilecek bir film. Şahsen jackie chan dışında uzakdoğu filmlerinin hiçbirini sevmem. Ama bu film başka. Öncelikle bir filmde aradığım ilk şey eline yüzüne bakılacak türden başrollerdir ki burda Takashi Kaneshiro beğendiğim tek Çinli olarak beni bile şaşırttı. Filmin başlarında oyuncuları ayırt edemezseniz paniklemeyin, ufak tefek farkları bulursanız alışacaksınız. Havada koşarcasına uçmalarına rağmen, uzakdoğunun mükemmel doğası filmi kurtarmış.
Eğer aşk filmi izlemek istiyorsanız ve hepsi birbirinin aynı olan romantik komedilerden sıkıldıysanız bu filmi öneririm. Çünkü filmde işlenen aşkı farklı buldum (esas kız kör olduğundan). Ayrıca yine bir uzak doğu filmi olmasından dolayı farklı müzikleri var, ben duyar duymaz bayıldım ve hala sıkılmadan dinliyorum. Filmin final sahnesi gerçek dışı olmasına rağmen, tek sahnede dört mevsimin geçmesi bence harikaydı. (eren gördüğün gibi bir tane de olsa uzak doğu filmi izledim:)
6 Eylül 2011
Başak
19 Ağustos 2011
Trainspotting
Burcu'lara giderken otobüste bu film vardı. Normalde bu tarz filmleri sevmiyorum. Ama filmi öneren Tom olunca akan sular durur. Her writing ve speaking dersinde Breavheart'tan bahsedip, İskoçlara hayranlığımı dile getirmem kendisini şaşırtmış olacak ki bu filmi izlememizi istedi. Tabi William Wallace aşığı olarak yetişip, Breavheart'ı otuz kere izleyen birine İskoçya'yı kötüleyemezsiniz:D Gelelim filmeee.
Trainspotting bir oyun, bir hobi demekmiş. Tren istasyonuna oturup gelen geçen trenlerin numaralarını yazarak, ülkedeki tüm trenleri görene kadar süren bir hobi. Filmin adıyla filmin konusu birbirini tamamlamasa da geleneksel bir hobiye gönderme yapılmış. Yani filmde tren numarası yazdıkları filan yok. Uyuşturucu bağımlısı İskoç gençlerin hayatı anlatılıyor. Şimdilerde çok iyi bildiğiniz oyuncuları bu filmde tayt giymiş ergenler olarak izleyeceksiniz: Renton (Ewan McGregor), Spud (Ewen Bremner), Begbie (Robert Carlyle), Sick Boy (Johny Lee Miller) ve Tommy (Kevin McKidd). Burda en çok övgüyü hakeden şu aşağı fotodaki ruh hastası, Robert Carlyle bence.
7 Ağustos 2011
The Girl İn The Cafe
"Sometime it falls upon a generation to be great. You can be that great generation."
Nelson Mandela, 2005
Filmin müziğini çok beğendim. Buyrun dinleyin:
3 Ağustos 2011
Arkadaşım
Sizin de önce alay etmek için dinleyip de sonradan sevdiğiniz ama kendinize itiraf edemediğiniz şarkılar olmuştur. İşte benim şarkım Nejat Alp'in Arkadaşım şarkısı. Klibini izlerken 'ayyy ne kommiikkkk' nidaları derken derken yerini 'öyle demeyin ya aslında sözleri çok anlamlı' gibi savunmalara dönüştü.
İtiraf ediyorum şarkının sözleri ezberimde ve şarkı her aklıma geldiğinde söylemekten kendimi alamıyorum. Gelin sizde ön yargılarınızı bir kenara bırakın, Nejat Alp ve Ozan'a kulak verin diyorum :)
http://www.youtube.com/watch?v=zPpqwMugbHw
Neden Johnny Deep?
Johnny Deep, olağanüstü yakışıklı olmasa da olağanüstü karizmaya sahip bir oyuncu. Her türlü kılığa girebildiği için, annem hala bir filmde görünce adamı tanıyamıyor:D Johnny Deep'in filmlerini altyazılı izlemenizi tavsiye ederim ki harikulade bir ses tonu var. Adama yeterince sarkıntılık ettikten sonra en beğendiğim filmlerinden ve oyunculuklarından bazılarını paylaşmak istiyorum. İçlerinden hala izlemediğiniz varsa, özellikle Sweeney Todd, Ed Wood ve Donnie Brasco'yu öneririm.
18 Temmuz 2011
Özgürlüğün rengi
Oscar ödüllü Bille August’un yönettiği ve James Gregory’nin kendi anılarını yazdığı kitabından uyarlanan ve “Özgürlüğün Rengi / Goodbye Bafana” efsanevi lider Nelson Mandela’nın gardiyanın gözünden anlatarak bir adamın ve ülkenin değişim dönemine ışık tutan başarılı bir eser.
Nelson Mandela
2 Temmuz 2011
Vadideki Zambak
Honore de Balzac, Vadideki Zambak'ı yazarak hem kendine hem klasikleri sevenlere büyük iyilik yapmış, bilmem bundan haberi var mıydı? Kitabı bilenleri ikiye ayırıyorum. Biri yavaş ve sıkıcı bulanlar, diğeri sonunda benim gibi ağlayanlar. Kardeşim kitabı eline aldığında, Felix'in ağacın altında oturup düşünmeye başladığı yere kadar ancak gelir, sıkılır bırakır. Kitap burdan sonra başlıyor desem de okutamıyorum:D
12 Haziran 2011
Leap Year & Letters To Juliet
6 Nisan 2011
Atlıkarınca
Being There
22 Şubat 2011
Nuh Tufanı
Kutsal kitaplarda anlatılan, efsanelerde geçen Nuh tufanı sonunda bilimsel olarak yazarlar tarafından kanıtlanıyor. Konuyla ilgili ilk arkeolojik kazıdan başlayarak, pek çok farklı sondaj çalışmasına kadar ayrıntıyla yazılmış olan kitap, olayları ilişkilendirerek, kafanızda canlandıramadığınız değişik konuları tarihsel sıraya diziyor. Ayrıca tarihöncesinden başlayarak tufana kadar yaşamış olan pek çok kavim ve uygarlığın hakkında detaylı bilgiler yazılmış. Nuh tufanının sanıldığı gibi tüm dünyada değil, sadece Karadeniz'de meydana geldiği de kanıtlanan diğer bilgiler arasında. Tufan tarihi ise günümüzden 7.500 yıl öncesi olarak hesaplanmış. zamanında Akdeniz'i Atlas okyanusundan ayıran duvarın yıkılmasıyla, yani Cebelitarık'ın açılmasıyla, insanlar henüz ortada yokken ilk tufan yaşanmıştı. Çıkış noktası olarak bu fikrin benimsenmesiyle, İstanbul boğazının bir set oluşturduğu ve Karadeniz'i Akdeniz'den ayırdığı tespit edildi. Daha sonra bu setin yıkılmasıyla tüm havzada şiddetli taşkın meydana gelmiş.
Kitabın yazarları olan iki bilim adamının sonuca ulaşmaları da çok zor olmuş. Kalıpların dışında olan bir fikri ortaya atmanın ve doğruluğunu ispatlamanın zorluğu. Her neyse ben kitabı çok beğendim ve sıkılmadan okudum. Okurken de fark ettim ki, Anadolu'da keşfedilmesi şart olan pek çok şeyi, birkaç istisna dışında Amerikalı bilim adamlarının gerçekleştirdiği. Dahası sadece Anadolu'da değil, Irak, Suriye, Bulgaristan, tüm Karadeniz ve tüm Akdeniz de.
29 Ocak 2011
3:10
Etiketler
- Doğa (5)
- filmler (39)
- Gezi (6)
- Kitaplar (11)
- Kültür Sanat (7)
- Moda Dekorasyon (4)
- Müzik (11)
- Özel Günler (5)
- TV (7)