29 Eylül 2010

Cerrah

Okuduğum kitapları bloga yazmak bende alışkanlık oldu. Cerrah, Polisiye/gerilim türünde iyi bi kitap. Çok satanlar listesinin müdavimlerinden Tess Gerritsen'in insan bedenini ve ruhunu en ince ayrıntısına kadar tarif ettiği  Cerrah, tıbbî gerilim romanlarından beşincisi. Dedektif-seri katil kovalamacasını işliyor. Katillerin kurbanı neye göre seçtiğini, cinayeti hangi amaçla işlediğini ve psikolojilerinin neden bozuk olduğunu çözmeye çalışacaksınız. Kesmek ve kurbana bilinci açıkken işkence yapmak gibi tutkusu olan katillerin asıl amacı kadınlara olan düşmanlıkları ve akan kana olan susamışlıkları. Bu tür kitapların başından itibaren katilin kim olduğunu tahmin etmeye çalışırız. Ben kitabın ortalarında olayı çözdüğümü ve katili bulduğumu sandım. Bilindik bi taktik bu da tabi. Yani şüphelerimizi belli bi karaktere çekerek asıl katil karakterini sona saklamak. Kitapta katillerin birbirlerine duydukları hayranlıklar ve gizli bir kardeşlik hissiyle bağlanmış olduklarını okuyacaksınız.
Polisiye/Gerilim türünde cerrah'tan çok daha iyi bi kitap önerebilirim, o da tabi ki Siyah Kan. Hayatım boyunca unutamayacağım bi karakter varsa o da jacques reverdi'dir. Jean Christophe Grange hem bir seri katil, hem bir aşk adamı, hem de neredeyse cinayetlerini haklı sebeble işlemiş bir adam çizmiş. Cerrah karakterinin ruh hali Jacques Reverdi'ye göre daha yüzeysel işlenmiş. Yani katili sıradan bi sapık olarak görüyorsunuz, ruhu yaralanmış bir insan olarak değil.
Tess Gerritsen, dahiliye uzmanlığını yazarlık için bırakmış bir insan. Tamam roman yaz ama doktorluk bırakılır mı ya! Tıbbi roman yazmak için mi tıp okudun? Bu sebeble romanı hep yazarı küçümseyerek okudum. Madem işini roman yazmak için bıraktın daha iyisini yazsaydın:D

5 Eylül 2010

Av Partisi

Filmde genç bir gazeteci, tecrübeli bir kameraman ve gözden düşmüş bir gazetecinin, hiç kimseden yetki ve izin almadan kendi kişisel çabaları ve imkânlarıyla Bosna savaşının bir numaralı savaş suçlusu Radovan Karadzic’i bulmak için faaliyete geçmesi anlatılıyor. Ekip ülkede CIA timi zannediliyor ve hedeflerinin onları takibe alması üzerine kendilerini çok ciddi tehlike altında buluyorlar. Sırp Kasabı Radovan Karadzic, 11 bin Saraybosnalıyı katletti. İlk kez 24 Temmuz 1995’te hakkında suçlamada bulunulan Karadziç, 13 yıldan beri adaletten kaçıyordu. İşlediği suça rağmen belirli güçlerce korunmuş ve saklanmıştı. 21 temmuz 2008'de yakalanarak tutuklandı. Karadzic'in Amerika, Lahey Savaş Suçluları Mahkemesi, BM ve yerel güçler tarafından sakladığını açıkça belirten film, bana göre bu yönüyle sayılı filmlerden.
Filmde "tilki"nin elinden gazetecileri CIA kurtardı. Simon, üç sıradan gazetecinin 2 günde ulaşabildiği tilkiye, uluslararası güçlerin nasıl olup da 5 yıldır ulaşamadığını sorduğunda elbette ki cevap alamadı. Radovan Karadzic'in filmdeki sonunun çok isabetli olduğunu söylemeliyim, keşke gerçek dünyada da böyle olabilse;)
Filmde Karadzic'in başına 5000000 dolar ödülün olduğu afişlerin altındaki numaranın sadece Amerika'dan aranabildiği gerçeği de paylaşılmış. Tilkinin yakalanmasından önce böyle bir filmin yapılmış olması da takdire şayandır. Bu arada filmi izlerken Balkanların güzelliği de gözlerden kaçmıyor:)

3 Eylül 2010

Gizlidir Bütün Aşklar

Kitabın, İrlanda'nın Castlebay kasabasında başlayan ve gelişen bi konusu var. Her ne kadar kasvetli bir kasaba olarak nitelendirilse de benim kitaptan anladığım kadarıyla harika bir yer. Dünyadaki bütün küçük yerlerin toplumsal yapısı neredeyse aynı gibi. Her gün aynı sosyal çevrede olunca, insanların da birbirleri hakkında yorum yapmaktan başka çareleri kalmıyor sanırım. Maeve Binchy kasabadaki sosyal ilişkileri kurgularken tüm karakterleri gerektiği kadar abartmış. Muhafazakar hristiyanlığın baskıları, toplumun yüklediği görevler, bitmek bilmez dedikodular. Ve arada kalmış bir kadın olan Angela O'Hara, bu kasabadan çıkmayı isteyen hırslı küçük kız Clare'e yardım için elinden geleni yapar. Kasabanın elit kesiminden David Power ile fakir ama çalışkan ve başarılı Clare O'Brien arasında bir aşk hikayesi geçiyor. Ancak bu aşkın ortaya çıkması için kitabın yarısına gelmeniz lazım. Şunu da eklemeliyim, kitaptaki ana karakterlerin büyümesi için de kitabın yarısına kadar okumanız lazım. Yani oldukça yavaş ilerliyor. Kariyerini düşünerek kimseye şans tanımamış olan Clare, David'le dünyanın en romantik aşkını yaşayarak evleniyor. Ve daha 1 yıl olmadan aldatılıyor. Böyle bi aşka rağmen işin içine aldatma girerse biz bu dünyadan ümidi keselim derim. Kitapta anlatılmak istenen; herkes iyi evlilik yapabilir ama herkes evliliği iyi yürütemez, olabilir. aşk/macera türünde iyi bir roman. Ayrıca yazarın İtalyanca Aşk Başkadır isimli kitabını da okumanızı tavsiye ederim. O çok daha güzeldir:)

Related Posts with Thumbnails

Etiketler