8 Mart 2012

J. Edgar Hoover

Eveettt, öncelikle belirtmeliyim ki filmden beklentiniz yüksek olmasın sakın haaaa. Öyle benim gibi fragmanları takip edip, ay koskoca FBI kurucusu eşcinselmiş, film onun hayatını anlatıyormuş diye gaza gelmeyin. J. Edgar Hoover rolü, Leonardo Di Caprio'ya yakışmış. Burda Clint Eastwood'u anlamadığım bir nokta var: Güzelim Di Caprio'yu bulmuşsun, ne diye adamı başarısız bir şekilde yaşlandırıp, gençlik yıllarını daha az gösteriyorsun. Yani zaten FBI'ın kuruluş yıllarını anlatmak başlı başına meseleyken, neden yaşlı bir adamın son günlerini anlatmayı tercih edeceksin ki. Her neyse bir de Naomi Watts'ı hiç bu kadar kenara itilmiş silik bir rolde izlememiştim. Arada bir o buruşuk suratıyla Edgar'ın odasına dalmasa varlığını unutuyordum.
Filmden çıkınca Edgar Hoover kimmiş, gerçekte neler yapmış hiç araştırma duygusu uyanmadı içimde. Ki normalde biyografi tarzı filmleri izledikten sonra ana karakterin gerçek hayatını araştırma hissi duyarsınız. Eminim Amerikalıların film hakkında söyleyecekleri çok şey vardır. Sonuçta kısacık da olsa bir tarihleri var ve birbirlerine kenetlenmek için 11 Eylül uydurması saldırılar kadar Hollywood filmlerine de ihtiyaçları var. Laf sokuşturmayı bir kenara bırakıp filme dönecek olursak, bence izlenmeye değmez. Film bitince ne Hoover'ın eşcinsel aşk hayatından bir şey anlamış olacaksınız ne de FBI'ın kuruluş döneminden. Zaten en önem verdiğim şey olan film müzikleri adına bir şey duyamadım, burdan da sınıfta kaldı Eastwood.
Arada bir baş rollerin eşcinsel olmaları vurgulanarak, seyirciyi germeye yönelik yakınlaşmaya benzer şeyler yaşansa da, filmin böyle bir duyguyu verebilmekten çok uzak olduğunu söylemeliyim. Filmden sonra Edgar'ın aşkı Mr. Tolson'a bakmadan edemedim. İşte FBI'ın kurucusu ve has adamı, gerçek aşıklar:

2 yorum (+add yours?)

Hannah dedi ki...

aaaa hiç benzemiyor leo ya!! zaten leonardo ya siyah lens takmışlar, canımmm sarışın adamı esmer gösterme çabaları tutmaz :D keşke edgar'ın odasındaki kovboy reminide koysaydın buraya gay kovboylara göndermeydi o bence! filmdeki en güzel sahne edgar yaptım dediği şeylerin uydurma olduğunu 'sevgilisinin' söylediği zamandı, başka da güzel sahe yoktu zaten. belgesel gibiydi ama kötü bir belgesel! clint niye böyle bir film çekti anlamadım, onu geç leo niye oynadı hiç anlamadım. herhalde gay rolü yaparsam, makyajla yaşlanırsam oscarı alırım diye düşünmüştür. ne yazıkki film hiçbir dalda aday olamadı oscar'a. edgar'ı herkes tanıyormuş gibi anlatılmış filmde, tamamen amerikalıları gaza getirmeye yönelik bir film..

Ninatta dedi ki...

aynen ya. anladığım tek şey FBI'ın pata küte birden kurulduğu ve edgar'ın yalanlarıyla büyüdüğü :D

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails

Etiketler