26 Kasım 2009

bir pazar günü

İlk uzun yazımı yazma isteği doğdu içimde:) geçen pazar günüm diğerlerinden cok farklıydı. ingilizce kursuna gitmek için verdiğim mücadeleme bir de dersanede calısma hevesi eklendi. sonunda piramidin en üstünden işe başladım:) saygıdeger dersane müdürümüz hasan bey, etüd hocalığı yerine birde derslere girmemi istedi. dersanenin cografya hocası domuz gribi olmus. iyileşene kadar girmeyi kabul ettım. ama hasan hoca kadıncagızı işten cıkarmıs cunku 125 tl ye çalısacak birini buldu:) pazar günü öğle arasına kadar 10 derse girdim. cok heyecanlıydım, neyse ki ilk olarak 5. sınıfların sosyal bilgileri dersine girecektim. yavrucuklar beni şoka ugrattı:D cok tatlı ama cok hareketlıydıler. örtmenim sizi cok sevdık, örtmenim kaç numara ayakkabı giyiyorsunuz, örtmenim makyaj yapıyor musunuz boyle garip garip sorular geldi. tabi ilk olarak yaşım merak edildi. yaşım 24 olarak değiştirildi ki yavrucuklar beni dikkate alsın:) ogle arasına kadar kıyafetlerim bembeyaz oldu çünkü tahtaya güya toz yapmayan tebeşirlerle yazdım. ogleden sonra lise 1 ve mezunların dersine girdim. cok iyi bildiğim vadi ve sırtı anlatabilmek için 40 dk ugrastım nafile. mezunların sordugu soruları 5. sınıflar bile sormazdı:D hocam ask-ı memnu mu, yaprak dokumu mu, hocam sac rengınız kendı rengı mı, hocam kürt açılımı hakkında ne edüşünüyrsunuz... neyse bi de iş arkadaslarımdan bahsedelim. mor gomlek uzerıne şişme yelek gıymıs bı matematık hocası vardı. ismini hatırlamıyrm ama kendısı ogretmenler odasında masada telefonuyla oynayarak berivanımmmm diye türkü soylemekle meşguldu. bu arada herkesin bana merve hocam demesini hala kabul edememiştim:D meraba hocam dediklerinde bana demediklerinden emindim:D günün son dersi 4. sınıflaraydı. arka sırada yumruk yumruga kavga edip 5 dk sonra barışan, ruh halleri cok degısken bu yavrucuklardan biri bana uçlu kalemını hedıye ettı. sonra hepsı tek tek kalemlerını vermek ıstedı neyle yazacaksın dıyorum, ders bitince vereyim o zmn diyolar:D işte böyleeee... tabı kı işe devam etmedım cunku ordakı hocalarla aynı işi yapıp 125 tl almak enayilik olurdu. müdür cıkmak ıstıyrm dıyınce aglamaklı oldu, nerden bulacak benım gıbı bi saftirik daha. bu işe dilek ve büşra da sayemde karıştı. dilek hasköy de, büşra keçiören de hasan hocadan kurtulmak için mücadele verdi:D sonuç hepimiz işsiziz...:D

17 Kasım 2009

Gossip Girl tarzı:)

tarz sahibi chuck bass... kendisi renkleri sonuna kadar kullanıyor, papağan kadar renkli ama her nedense çok yakışıyor:) işte buyrun chuck...








Lorena Mckennit

güçlü ve duygulu sesiyle yorumladığı Kelt şarkıları ve ünlü şiirleri Kelt müziğinin yapısına uygun bir biçimde besteleyip seslendirmesiyle tanınır.
caravanserai, marco polo, the mystic's dream, bonny portmore en sevdiğim şarkıları.. bu sesi dinlemelisiniz, beni dinlendiriyor:)






Albümler
Elemental (1985)
To Drive The Cold Winter Away (1987)
Parallel Dreams (1989)
The Visit (1991)
The Mask And The Mirror (1994)
The Book Of Secrets (1997)
Live In Paris And Toronto (Live) (1999)
An Ancient Muse (2006)
Nights From The Alhambra (Live) (2007)
A Midwinter Night’s Dream (2008)

The Fall/Düşüş

Aynı hastanede yatan Dünyalar sevimlisi Alexandra (Catinca Untaru) ve sevgilisi tarafından terkedilmiş, işinde sakatlanmış bir dublör olan Roy’un (Lee pace) arkadaşlığı öykünün ana eksenini oluşturuyor, Roy’un kendi hayal kırıklıklarından, nefretinden ve sevgisinden beslenen bir öyküyü Alexandra’ya bir masalmışcasına kurgulayarak anlatması ile kendimizi eski filmlerdekine benzer bir intikam ve aşk serüveninin içinde buluyoruz.
evet sevgili burcucum sagolsun filmi ondan alıp izledim. başrolümüz lee pace kendıne hayran bıraktı. filmle çok uyumlu ve etkileyici müzik Beethoven'e ait. The Fall sadece birkaç saniyelik bir çekim için Mısır’a gidilme zahmetine giren film. kaliteli ve sürükleyici:)





shakespeare

shakespeare, bir tek seni seviyorum diyebilmek için satırlarca yazı yazıyor. lafı olmadık yerlerden döndürüyor dolaştırıyor ve sonunda aşka bağlıyor. onu ve eserlerini seviyorum:D romeo ve juliet, antonius ve kleopatra, venedik taciri, othello, bir yaz gecesi rüyası hepsi cok guzel..


Benim düşmanım olan adındır yalnızca
Sen sensin, Montague olmasan da
Hem Montague nedir ki ?
Ne eli bir erkeğin
Ne ayağı, ne kolu
Ne yüzü, ne de başka bir parçası
N'olur başka bir ad bul kendine..

Adın ne değeri var ki
Şu gülün adı değişse bile
Kokmaz mı aynı güzellikte?
Romeo'nun adı olmasaydı,

Kusursuzluğundan hiçbir şey kaybolmazdı



Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın:
Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler,
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,
Ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden;
Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak
Kader ya da varlığın bozulması yüzünden;
Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:
İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir...




Unut Gitsin

Yas mas tutma sevgilim, öldüğüm zaman.
Toprakta böceklere güldüğüm zaman
Duyurunca, paslı sesiyle, ölüp gittiğimi, bir çan...
Yas mas tutma sevgilim, öldüğüm zaman
Çürüyen gövdem gibi, yitip gitsim aşkın da...
Ne bir mektup kalsın bizden, ne bir söz, ne bir eşya...
Unut gitsin adımı, arkamdan da ağlama
Göz yaşınla da eğlenir, onu da alıp-satar bu dünya...

13 Kasım 2009

Yarım kalan bir aşk: Ninatta ve Nuvanza


Ey, yılların ötesinden gelecek yabancı.

Ey, beni Nuvanza'ya götürecek kişi.

Ey, Nuvanza'yı bana getirecek kişi.

Şimdi söyle bana, sahiden geldin mi?

Yazdıklarımı okudun mu?

Sahiden on iki ayrı kentte gömülü,

On iki ayrı kente gittin mi?

On iki ayrı bileziği buldun mu?

On iki ayrı bileziği bizi birleştirmek için topladın mı?

Sahiden beni Nuvanza'ya götürecek misin?

Nuvanza'yı bana getirecek misin?

Yoksa Tanrılar yine kandırdı mı bizi?

Yoksa Nuvanza boşuna mı yaptırdı on iki bileziği,

Yoksa Nuvanza boşuna mı sakladı on iki ayrı kente,

Yoksa sen, yabancı, yoksa sen yok musun?

Yoksa boşuna mı geçti bekleyişim?

Yoksa boşuna mı geçti benim ömrüm?

Yoksa ben Nuvanza'yı boşuna mı sevdim?

Yoksa ben...

Related Posts with Thumbnails

Etiketler